21 Ocak 2009 Çarşamba

sennheiser

beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın
denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın
öylesine yıktın ki bütün inançlarımı
beni bensiz bıraktın, beni sensiz bıraktın

ümit yasar oğuzcan

bu $ap$al hallerimi de seviyorum..

l'osservatore romano I

roma gezisi unutulmamasi gereken o kadar cok ayrintiyla doluydu ki yazmaya baslamaya bile üseniyorum. ama bu kez bu -cogunlukla güzel- detaylari unutmamak icin yazmam lazim. yolculuk ucuzluguyla dogru orantili olarak yorucu ve stresliydi. zaten ryanair ile ucabilmek icin saatlerce yollarda sürünmemiz gerekirken bir de her türlü firsattan yararlanmaya calismalari insani cileden cikariyor. bu kez de avrupa birligi vatandasi olmadigimizdan online check-in olanagindan faydalanamadigimiz icin havaalaninda check-in yaptirip gidiste 10'ar, dönüste 5'er euro ödemek zorunda kaldik. neyse o kisimlar tatsiz ve gereksiz direk termini''ye geciyorum. istasyonda otobüsten indigimizde gece 11'e geliyordu. maryelen'i bulmamiz 5 dakika bile sürmedi. zile basip beklemeye basladik. biraz sonra interkomdan bir erkek sesi "pronto"yla baslayip süper hizli bir italyanca ile birseyler söyledi ve kapiyi acti. fotograflardan da tanidigim güzel bir avluya gectik ama ortada in cin top atiyordu, herhangi bir tabela da yoktu. sonunda yine ingilizce bilmeyen bir amca yardimiyla loredana'ya kavustuk. loredana tahminimden de daha canayakinmis -ve dogal bir canayakinlik bu-. bize odalarimizi gösterip ihtiyacimiz olabiliecek bilgiler ve haritalar verdi. ertesi sabah kahvaltidan sonra solugu direk sokakta aldik. hem de mis gibi bir havada.

hatirladigim kadariyla önce santa maria maggiore'ye girip bir hayran olduk. bu kiliseyi önceki gece birseyler icmek icin disari ciktigimizda da görüp gözümüze kestirmistik zaten. sonra via cavour'dan asagi inip direk foro romano'ya ciktik. zaten bir ucunda piazza venezia, diger ucunda colosseo, forum boyunca uzanan via foro imperia'ya cikinca insan önce bir ne yana bakacagini sasiriyor. caddenin iki tarafinda devasa boyutlarda bir antik sehir var. bu koca arazi icinde neredeyse her dönemden kalinti görmek mümkün. o saskinlik gecene kadar bir kismimiz kaybolmustu bile ((: önce colosseo'ya gitmeyip piazza venezia'dan ve forum'un arkasindan dolasmayi kararlastirmistik. fotograf cekerek ve agzimizi kapali tutmaya gayret ederek saraya kadar geldik. saray'in sagini solunu gezerken de kalanlarimizin cogunu kaybetmistik. marta, ferdi ve ben teraslara cikmayi beraberce basardik. hatta marta ile ben sarayin tepesinde kiyida kösede kalmis kocaman bir kiliseye bile girip bir kez daha hayran olduk. terastan forum'un nefis bir manzarasi görünüyordu. ayrica o terastaki kafeteryada da gözüm kaldi. her tarafi camdan, dinlenmek icin sahane bir yer, fiyatlari da oldukca iyiydi. hatta cok iyiymis yau, sonradan anladim. güne daha yeni basladigimiza üzüldüm dogrusu, bir daha yolum düserse bir kahvelerini icerim (:


terasta ekibin cogunu bulduk, saray fasli bitince asagida diger herkesle bulusmayi da basardik. forum'un cevresinden dolanalim derken epeyce bir oyalandik. iceri girdigimizde hava iyice güzellesmisti. günesli bir havada sevdigin birseyi yapmak kadar güzel bir sey yok! ben az sonra genclerden ayrildim. forum turunu kendim yapip colosseo'a gececektim ki bir ta$in tepesinde bagirip cagiran yakisikli bir cocuk dikkatimi cekti (((: eleman tabi ki tur rehberiydi ve bedava bir tur yapiyordu. hemen pesine takildim. tabi ki tarih askiyla, allah allah! (: 1 saate yakin rehberimizin pesinden forum'u gezip cok güzel bir tur yapmis oldum. ayni sey sonra vatikan müzesi'nde de düsündüm, sirasi gelince anlatacagim: zengin olmayi en cok bunun icin istiyorum. bunun gibi turlar normalde ücretli ama kesinlikle ödedigin her kurusa degiyor. ta$larin veya resimlerin arasinda dola$ip kendi kendine cikarimlar yapmak neree, profesyonel bir rehberden veya bir kitaptan edindigin bilgiler nere. neyse böylece forum'da sezar'in yakildigi yeri, sehrin nasil metrelerce toprak altinda kaldigini vs ögrendim. oradan cikip colosseo'ya gittigimde giris saatinin sonuna 15 dakika vardi. baktim bizimkiler de anca kapiya gelmisler. o kalabalikta birbirimizi bulup iceri hep beraber girdik.

to be or not to eeaaah...