23 Haziran 2011 Perşembe

yol

yine bir seyahat, yine bir ryanair bileti ve yine yeni yeniden bir sinir harbi. her seferinde tövbe edip, yine de abuk fiyat ve uçuş saatlerine kanıyorum ya şu şirketin, aşkolsun bana. bi kere allahın unuttuğu havaalanı weeze'ye ulaşmak her seferinde uçuşlarımdan çok daha uzun sürüyor. hele ki bugünkü gibi deutsche bahn katkısı da varsa. dur ben fazla uzatmadan size talihsizliğin kitabını yazayım:

* dün gece yurt çapında (öğrenci yurdu) yılın en büyük partisi vardı. giden gelen derken hazırlık ve uykuya geçiş faslı 3'ü buldu.

* cehennemin dibinden 1'de kalkacak uçuş için sabah 9'da trene binmeliydim. duş için 8'de kalktım ve sıcak su akmıyordu. 3 yılda ikinci kez? ilkinde sel olmuştu.

* neyse deyip trene bindim, ilk aktarmadan sonra bir takım vandallar tarafından hasar verilen raylar yüzünden yarım saat geciktik. Sonraki treni bir dakikayla kaçırdığım için bir saat beklemek zorundaydım.

* bavulu karıştırırken yanıma boarding kartı çıktısı diye tezin abstractını aldığımı farkedip tatil günü krefeld sokaklarında internet kafe aramaya başladım. ne de olsa daha önümde 50 dakka vardı.

* internet kafeyi buldum, yazıcısı yoktu.

* sokağa çıkıp gökyüzüne doğru yumruklarımı sallayarak bağırdım. (yok yok yalan, sora o.)

* hangar gibi büyük, garip bi eski kitapçıya dalıp kimse yok mu diye seslenerek raflar arasında yürüdüm. florasanlar titriyodu. içerden kemik gözlüklü, hafif kambur bi asosyal çıktı. bilgisayarını ve yazıcısını ücretsizcesine kullanmama izin verdi. allah razı olsun tüm geek ve freaklerden, ne varsa onlarda var.

* ryanair web sitesi ile uzun süre boğuştuktan sonra uçuştan kısa süre önce boarding kartımı yazıramadığımı gördüm. alana vardığımda gecikme yüzünden tekrar checkin yaptıracak zamanım olmayacaktı, diyelim ki oldu, kıytırıktan bir checkin için 40 euromu hacılayacaklardı.

* dünki partinin ardından akıbetini bilemediğim ev arkadaşım sandra'yı aradım. evdeydi ve tariflerimle iş bilgisayarımdan boarding kartımı bulup bana mail atacak kadar ayıktı!

* mutlu sona yaklaşıyoruz değil mi? çıktılarla istasyona dönüp trene bindim. şimdi havaalanı shuttle'ındayım. uçağa bile binebileceğim gibi gözüküyor.

* olur da bu uçak filan düşerse, ki hiç küçük bir ihtimal değil bence, işte o zaman ben de yumruklarımı kaldırıp gökyüzüne doğru iki çift laf ederim, siz de mezarıma sardunya ekersiniz. bu yazı da efsane olur haa!

öptüm.
Published with Blogger-droid v1.7.2

1 yorum:

Esterhazy dedi ki...

ay ben senin yerinde olaydim 4 kisiyi oldurduydum bole sokakta aniden...ne iyi ne sabirli insanmissin.