30 Haziran 2008 Pazartesi

hiphizli

ne mi? hayat ulan!

daha dün hevesle bekledigim bir sürü sey varken, baktim kopenhag'a gidip gelmisim, dogum günüm gecmis, ispanya sampiyon olmus, aylardir beklenen rock werchter'e 3 gün kalmis. ona da gidip gelince, pompei'nin son günleri sona erip asil beklenmesi gereken sinavlara sira gelecek ve ben hanyayi konyayi görecegim(bzw. ak göt kara göt meydana cikacak!!! annemi saygiyla aniyorum:).

evet önce kopenhag! yine beni hayal kirikligina ugratmayan bir iskandinav harikasi. kücük bir sehir, öyle ki ozan ve özgün abla'yi beklerken dur biraz turlayayim deyip 3 saatte sehrin neredeyse tamamini gezmisim. sonraki 3 gün de ayni yerlerden 30 kez gecmis oldum böylece. ama fena mi oldu, yoo..

gayet sevimli ve güzel bir yermis. hele 2 kafa yol arkadasi olunca dadindan yenmedi. canimizin istedigin yapip, istemedigini yapmadigimiz ve nasil olduysa bunlarin hep birbirini tuttugu 3 gün gecirdik. bir tek dolap kadar hostel odamizda hic resim cekmemis oldugumuza yaniyorum. evet odada 3 yatak vardi ama hepsi üstüste ranza seklindeydi ve odanin geri kalaninda her sey hobbit usulü minyatür olmasina ragmen ücümüz de ayni anda hareket edemiyorduk. ranzanin benim yattigim 3.katinda her hangi bir koruma önlemi filan yoktu. asagidaki yataklarin arasi da o kadar alcakti ki her an yukaridaki yataga kafa atip pekmezi akitma tehlikesi vardi. ama biz zaten gün boyu kilometrelerce yürüyüsün ardindan kütttüükkk gibi uyuduk desem yeridir.

gezinin highlightlari $öyleydi:
* tren yolculugu bel tutulmasina ragmen cok yerinde bir kararmis. biri norvec'li biri güney afrikali 2 tane acayip tatli hatunla tanistim, her seye ragmen 8 saat uyudum ve sehrin merkezinde iniverdim.

* yukarida resmi görünen nyhavn yani yeni liman hakikaten pek tatli bir yer, orada bulundugum süre icinde sanirim 5 kez filan dönüp dolasip burayi gördüm, oturdum, yedim, ictim. ozanlari beklerken yaptigim ilk kisa turda nyhavn'a denk geldigimde ortaokul ögrencilerinden olusan kocaman bir caz orkestrasi harika parcalar caliyordu. ama en güzeli ücümüzün beraber kocaman dondurmalari alip ayaklari suya dogru sallandirarak aylaklik ettigimiz zamandi. i$te tam o ara esyalarimi döke saca cöp kutusu arayisim ve en sonunda türk bir adamin olaya müdahale etmek zorunda hissedip "cöp burda!" demesi de nyhavn'in highlighti idi sanirim (:

* christiania'ya girisimiz $anina yarasir sekilde gayet olayli oldu. biz kapisina vardigimizda bir polis ekibi de minibüsten inmis iceri giriyordu. polisin girdigi yerde bize zarar gelmez diye düsünüp arkalarindan segirttik. polis yaklasik 30 saniye icinde ciglik cigliga bagirip tepinen genc bir kizi paketleyip disari cikartti, aldi gitti. biz de pissssmillaahir.. diyerek devam edip iceride hizli bir tur attik, sinekli arka patikadan cikip izimizi kaybettirdik (:

* ben tam yakisikli kanocuyu keserken ceke ceke olay mahallinden götüren ozan ve özgün abla'yi buradan bir kez daha kinamak istiyorum. insan böyle böyle evde kaliyor i$te kardesim!

* inanilmaz türkiye-cek cumhuriyeti macini izledigimiz irish pub'a ve orada co$an türk arkadasa da buradan selamlarimi gönderiyorum.

* kopenhag'da bahsedilmesi gereken o kadar cok ayrinti var ki, sanirim ü$enecegim. ama kücük deniz kizindan bahsetmeden $urdan $uraya gitmem. kücükken walt disney ansiklopedisi'nin masallar bölümünde bir tam sayfa resmi vardi bu kopenhag'li deniz kizinin. bakar bakar üzülürdüm. bu arada bu konu cok önemli: hadi andersen manyakmi$, tutmus kücücük cocuklar icin böyle bir masal yazmis, ama nesillerdir bir tane akli basinda insan da cikip "bu masal cocuklarin ruh sagligini bozar, anlatmayin ulan!" dememis mi merak ediyorum. i$te böyle freudian sebeplerden ötürü andersen'in deniz kizini görmek benim icin cok güzel oldu. simdi bir de walt disney ansiklopedisi'nin uzay cildinde 2000 yilinda ayda kurulacagi iddia edilen cam kubbeli hayvan gibi $ehirleri gördüm müydü, artik gözüm acik gitmem!

kopenhag i$te böyle. ardindan biliyorsunuz, yine bir mucizevi hirvatistan ve hayasizca bir almanya maci oldu. dün ispanya almanya'yi yenerek sampiyon oldu da icimin sizisi bir parca dindi.

cuma aksami da dogum günümü bekledigimden cok daha kalabalik ve neseli bir sekilde kutlayip bir sürü hediye sahibi oldum. acik havada, su kenarinda kutlayacagim diye tutturdugum icin bir de soguk alginligi sahibi tabi. ayni gün ozan'dan da hediye gibi bir haber geldi, eindhoven'daki philips'e kabul edilmis. artik bizi zor tutarlar. ben karismam, gezilmedik yer kalmayacak!

3 yorum:

özgün dedi ki...

kanocuyu okurken yine pek guldum :))) ama cop arama sirasindaki turk amcanin sana yol gostermesini okuyunca daha cok:))))))) pek eglenceliydi
sen bana ozgun abla mi diyordun?valla hatirlayamadim.
sana kanocu mu yok cicim ne uzuluyorsun ya

ranable dedi ki...

ya evet ben bu abla/abi olaylarinda hep acayip kötüyümdür. galiba ben sana orda hep "hi$t! hop! baksana! bagyaan!" filan diye hitap ettim, ben de hatirlayamadim simdi net bisey. :)))) ya abime "abi" dedigim icin onun yasindakilere de öyle demem gerekiyor gibi geliyor, özellikle yeni tanistigim kisilere. :) biraz alistirma yapayim. özgün özgün özgün.. (bkz: copy paste degil alin teri)

özgün dedi ki...

cok etkileyici buldum alin terinle özgün yazma çalışmalarını:)
geçen sefer yazmayi unuttum...evet o odanin fotosunu cekmemiz gerekirdi,nasil unuttuk!