bir ben, bir kiki..
bir de ücüncü vardi gecenlerde. annecigimin ziyareti su gibi gecti, sonucta hepimiz keske biraz daha kalsaydi dedik ama yilbasina az bir sey kalmasiyla avunur olduk, ne yapalim? bir bucuk ay boyunca yedim, ictim, yattim, calistim, gezdim, güldüm, hasta oldum, hepsini cok cok yaptim -azicik da agladim. iyi ki gelmis, yine gelsin.
ülk'ânimin almanya ziyareti boyunca cesitli temaslarindan notlar $öyle:
* ilk baslarda son derece disiplinli devam ettigi yürüyü$ saatlerinde ben de tarlalar, patikalar, dibimizde oldugu halde hic gecmedigim sokaklar boyunca kendisine eslik ettim. inanilmayacak kadar ceviz, findik, kusburnu ve domates! toplayip afiyetle yedik.
* her gün evde misler gibi yemek pismesi bir yana, önüme gak deyince elmali pasta, guk deyince pogaca gelmesi muhtesemdi.
* odanin -ve evin- elden gecmesi gereken tüm cekmeceleri, raflari, saksisi istedigimden daha güzel oldu.
* uzun zamandir görüsmedigim hatta hic tanimadigim bir sürü insanla görüstük. her biri ayri bir maceranin konusudur.. (:
* ülük spider solitaire denen illete beni de alistirdi. allahtan sirket bilgisayarinda yüklü degildi de anca sirayla oynayabiliyorduk.
* kikirik anane ilgisiyle mest oldu, annemi her ayaga kalki$inda miii diyerek oyun oynamaya cagirdi.
* malum brüksel-paris yolculugunu zaten daha önce anlatmistim.
* kisa bir h-bahn turu yapalim derken bilet almayi unutup görevlilere yakalanmamiz, sonra benim kivrak bir manevra ile isleri yoluna koymam da unutulmasin.. türküm, her firildaktan anlarim..
* yine de bence ayin highlight'i özgür'ün kuru fasulye pilav yemeye elinde bir sise sarapla gelmesiydi ((:
aslinda yazacak daha cok sey var ama molamin biraz uzun sürdügü ofiste fark edildi. rinrinrinrin..