7 Nisan 2011 Perşembe

naniş'e kitap yagdiralim kampanyasi!

bana dünyanin en güzel seyini hediye etti. kitap okuma aliskanligimi yavas yavas yitiriyorum, kici kirik polisiye romanlardan baska bir sey okuyasim gelmiyor diye oldukca üzülüyordum ki, bir dünya kitap birdenbire cebime girdi. daha geleli 1 hafta olmusken 2 kitap bitirdim bile.

ilk secimlerim de tabi ki favorim dosto'dan oldu. varligindan haberdar bile olmadigim iki kisa romanini okumus oldum. tabi bu bakimdan cok okuyabilmek pek de iyi olmuyor cünkü bir kez rus klasiklerinden okumaya basladigimda da baska bir sey okuyasim gelmiyor, okudukca da o hastalikli karakterler gibi düsünmeye basladigimi farkediyorum.

izmir'de calistigim zamanlarda suc ve ceza'yi okurken bir cumartesi sabahi beni toplantiya cagirdiklarinda yol boyu sacma sapan seyler düsünmüstüm: "bugün nöbetim yok, simdiye kadar hic bir toplantiya da cagrilmadim. benim gibi sefil bir ögrenciyi niye cagirsinlar ki, toplantiya? yoksa dün gece patronun balkon kapisini acik unuttugumu mu farkettiler? halbuki her gece kapilari pencereleri kontrol ederim, ilk kez unuttum. aksilige bak! kesin fark ettiler ve simdi kim bilir neler olacak. ah nanişka! nasil bu kadar saf olabildin? o bir sey söylemeden velinimetim k. bey'den af dilesem! evet evet beni affedecektir.." hahahayyt! (: resmen böyle raskolnikov kiliginda gezdigim günler oldu. (ve tabi ki toplanti kel alaka bir konudaydi)

müzik de caliyo bu meret, daha denemedim ama. yol olsa da gitsek.

Hiç yorum yok: