4 Temmuz 2013 Perşembe

memleketimden insan manzaralari iii

bu kez manzaralar türkiye'den. gecenlerde gezi direni$inin sürdügü 2 hafta boyunca türkiye'de olup nikah, dügün, doktor, bebek ko$turmacasinin arasinda sokaklara dökülme firsati da buldum. hazir dökülmüsken tanimadigim insanlarla sohbet ettim, bol bol insanlari izledim. birkaci firsat buldukca burada olacak.

*****

8 haziran cumartesi, istanbul - ertesi gün büyük taksim mitingi olacagi söyleniyor. yine de abimle cumartesi'den gidip havayi koklayalim diyoruz. ne de olsa haftalardir ekran basinda takip etmeye calistigim kalabalik ve gezi parki sakinleri hep orada. üstelik bugün taraftar yürüyüsü var. fenerbahceliler kadiköy'den, cAr$i besiktas'tan geliyor.

kadiköy iskelesinde sloganlar, mar$lar, $arkilar basliyor.

önce kuzenim ve kiz arkadasinin karaköy alt gecitten aldiklari tam takim korungaclariyla ilgili bir sorun icin bahce malzemeleri ve ilaclari satan bir dükkana gidiyoruz. kask, gözlük, gaz maskesi seti 100 tl. oldukca kaliteli görünüyorlar. en azindan bez ameliyat maskesi ve benzerlerine göre cag atlamislar. esnafla bu maske büyük geliyor, gaz gecirir mi diye diyalog kuruyoruz, ama yaptigimiz sey cok dogal bir seymis gibi kimsede en ufak bir saskinlik yok. sorunu halledip tünel'den istiklale cikiyoruz.

arkadaslarla bulusup ara sokaklardan taksim'e variyoruz. bu arada abimin gezi parki'nda konuslanan arkadasi ara sokaktaki bakkaldan alisveris ediyor. aldigi birkac $i$e bira park civarinda da var ama esnafin hakkini firsatciya vermeye gönül razi degil. ara sokaklardan ilerlerken abimin arkadasi sizin oralardan burasi nasil görünüyor diye soruyor. "en azindan medyadan cok daha rahat haber aliyoruz. her sey güzel görünüyor, yerimizde oturamiyoruz." diyorum.

taksim meydani hinca hinc dolu. daha birkac hafta önce dortmund bayern macinin kalabaliginda bulunmaktan sikilip eve gitmistim: "off yillarca o müzik festivallerine nasil gitmisim ben? yüzbinlerce insan konser alaninda amaann bir daha hayatta yapmam!" deyisimin üzerinden bir ay gecmemis. kalabalik icinde olmak bu kez inanilmaz güzel ve güven verici. kalabalikla birlikte salinirken nereye bakacagimi sasirmis hayran hayran fotograf cekiyorum. fenerbahceliler taksim'e gelmis bile. akm'nin önünde rengarenk olmus costuruyorlar.

bayraklar, flamalar, $arkilar, barikatlar, pankartlar ve halaylar icinden -daracik bir alanda yüzlerce kisi halay cekme yetenegimizi dügünlerde peki$tirmi$ oldugumuzu bilahare emor'un dügününde de teyit ettim- adim adim gezi parki'na dogru ilerliyoruz. amacimiz divan oteli'nin yanindaki cimenlik alandaki cadirlara ulasip sakin sakin oturmak. abimin arkadasi kalabaligin az oldugu yan sokaktan gidip bizi orada bekleyecek. biz 4 kisi parkin icini görmek icin kalabaligin en yogun oldugu kisimda adim adim ilerliyoruz. parkin girisleri insan dolu. yanlardaki asagi yukari belime kadar gelen duvarlardan inip cikan insanlar var. onlara dogru ilerliyoruz. coluk cocuk, kadin erkek yerdeki insaat molozlari üzerinden hoplaya ziplaya, hic tanimadigimiz insanlarin ellerinden tutup birbirimize yardimci olarak duvarlari asip parka giriyoruz.

icerisi rengarenk bir cümbüs. 5 dakikalik yolu 45 dakikada alacak olmamiz umrumuzda degil. orada olmak cok güzel. rengarenk cadirlar, afi$ler, pankartlar, konusan, sarki söyleyen, bir seylerle mesgul olan insanlar var. ulusal kanal standinin önündeki penguen maketinin kafasinin yerine kendi kafasini koyarak fotograf cektiren insanlara bayagi gülüyorum. müzeyi, kütüphaneyi, yardim duvarini kalabalikta göz ucuyla görüyorum. parkin diger ucunda abdullah cömert'in ailesinin gönderdigi fidanlar kücük bir törenle dikiliyor.
divan oteli'nin bahcesinde kocaman beyaz bir afiste ACIL yaziyor. revir 24 saat acik. otelin yanindaki kamu alaninda yine cadirlarin kurulu oldugu ama parka göre cok sakin olan bir cimenlikte tekrar arkadaslarimizla bulusuyoruz. abimin arkadasina "sorunu tekrar düsündüm, burasi bizim göremedigimiz kadar güzel." diyorum. winterscigim da oraya geliyor. telekomcu olarak gezi onlari da etkilemis. "curcunada iletisim direklerinden biri indirilince mobil $ebekenin gücünün azaldigini insanlara anlatmamiz gerekti. bu kalabaliga iletisim saglamak zor is, cekmeyince yine bize kizacaklar" diyor.

sohbet muhabbet car$inin divan oteli'nin önündeki yoldan gecisiyle son buluyor. onlari izlemeye kosuyoruz. abimle ben arkadaslardan ayrilip yine kalabaligin icine daliyor cihangir'e geciyoruz. ara sokaklar bos ama bu kez de duvar yazilarina gülüp fotografini cekmekten oyalaniyoruz.

gece dönüs yolunda son karaköy-kadiköy vapurundayiz. cevremdeki insanlara bakiyorum. tüm gün oldugu gibi vapurda da o kadar cok degisik, sen gibi ben gibi olmayan ve cok güzel insanlar var ki sevincimden tanimadigim insanlara ne kadar güzelsiniz diyesim geliyor, diyemiyorum.


*****

direnisin ilk günlerinde abimin bir baska arkadasinin anlattigi bir sey vardi. aslinda olayi özetliyor. buyrun:

- insanlar bunu neden yaptigimizi soruyor.. bugün istiklal'e gittim. ara sokakta bir kafenin disindaki hasir taburelere oturup bir cay söyledim. gazetemi actim keyifle okurken bu yaptigimin aslinda yasak oldugunu farkedip afalladim. hayata bu kadar ait, bu kadar basit bir $eyi yapmak bile yasak, cünkü beyoglu'nda esnafin disariya masa sandalye atmasi artik yasal olarak mümkün degil. i$te cevap cok basit. bunu her gün daha cok yasak, daha cok baski, daha cok korkuyla yasamak istemedigimiz icin yapiyoruz.

adam oturdugu yerden anar$iklik yapiyor beyler!

*****

her zamanki gibi lafi uzattigim icin tekmili birden olamayacak, arkasi yarin olsun bari..

Hiç yorum yok: