zaman acayip hizli gecerken, unutmak istemedigim -ve pek cok istedigim- bir ton $ey oluyor, bir yerlere not düsmeyince unutmamak gereken anlari unutuyor bazen insan. anlatmam gereken bir stuttgart ve bir hollanda ziyareti var daha. cünkü eminim dönüp okudukca cok sevinip cok gülecegim.
stuttgart keyfi 2 saat trafikte oturup bekledigimiz bir yolculukla basladi ama sonrasinda cok daha keyifli "oturma"larla sürdü. oturmaya mi geldik? evet! cuma aksami stuttgart hbf'ye varir varmaz ilk hosgeldinimi genc bir kiz deyiverdi. özlem ve kader'i beklerken tuvalette makyaj yaptigimi görünce "bu aksam nerelere gidiyorsun böyle?" diye sordu. "valla daha bismillah, stuttgart'a geleli 10 dakika oldu, nereye gidecegimi arkadaslar bilecek" dedim. "oo hosgeldin, güzeldir buralar" dedi ben de "oo schwaben beni sasirtiyor" diyerek basladim tatilime. (:
kizlarla hemen planladigimiz gibi mocca'ya damlayip orada da epey bir miktar sasiriverdik. yani ben sasirdim en azindan. kiral bir mekan, mekan dolusu eglenen türk ve bir kö$eye sikismis, mis gibi eglenceli sarkilar calan türk bir grup. bizim muhitte türkce canli müzik deyince kürtlü bardan* baska bir sey akla gelmiyor (: ayakta dikilmekten, önce bir kenarda iki koltuk, bir pufa, derken koca bir masaya terfi ettik. kader cikip $ahane sesiyle güzel sarkilar söyledi, kizlar(ve denizhan (:) $ikir $ikir oynadilar, bi sürü muhabbet ve dedikodu ettik, sokak faslini da corbacida bitirdikten sonra büssürü kiz eve gidip muhabbete devam ettik. özlem'in mükemmel koltugunun mükemmel minderine kafami koyup sabah ayni sekilde uyandim. (:
cumartesi $ahane bi gündü, umut ve esin'li süper bi kahvaltinin ardindan kahveler icildi, daha önce bahsettigim filmlerden wristcutters izlenip bol bol kikirdandi, ha ciktik ha cikacagiz derken aksam yemegi de evde yendi ve boool bol sarap esliginde muhabbet edildi. evvet! oturmaya geldik! sabaha karsi özlem'le oturup 8 patates efsanesini yaratan fin filmi gecmisini unutan adam'i izledik. sabah ben yine cok sevgili yastigima sarilip tatli bi uyku uyudum.
pazar sabahi kahvalti nerde edilecek
kavgasinda denizhan galip geldi ve sagolsun bizi mükellef bi sofrada agirladi. kahvaltidan sonra bir de baktik ki gün bitiyor, stuttgart'in cumhuriyet meydani schlossplatz'i $öyle bir görüp waranga'da bir kahvenin ardindan yola düsmüstüm bile. tadi damagimda kaldi, güzel bi havada o meydana tekrar gitmem lazim.
haftasonunun highlight'lari $öyleydi:
* kader'in sarkilari. ordayken defalarca dinledik ama kayitlari olmadigi icin evlerimize geldimizde boynu bükük kaldik. alli morlu sarkinin adini kendimce küsme koydum. kendisi ne der bilemem (: elele verip kendisine albüm yapma karari aldik, seferberlik ilan edildi!
* yan kom$u jan efendi geyikleri bitmedi, ben kendilerine mümkün oldugunca ters ters bakmaya calistim ama sanirsam kizlar benle cok eglendiler (: "yazik ama ya, cok schwab!"
* 5 kiz dönerciye dalip "biz denizhan'a gelmistik" deyince dönercinin "vay hepiniz ona mi geldiniz? denizhanima bak masallah" diye afallamasi (:
* ucan kiz rana! (:
* özlem'in $ahane terasinda ultra teknolojik $ezlongda az kalsin takla atan rana. bunun da belgesi var. aha buyrun! (:
* 4 saat boyunca tek kelime etmemi gerektirmeyen kiral bir mitfahr ekürisi.
niye bitti ya? :|
bir de bundan geri kalmayan hollanda gezisi var ki onu da anlatmazsam catlarim, cünkü kürtlü barindan, "gay miyim ben acaba?"ya, "memeeee"den, muffin mutluluguna, saca sürülecek akildan, türkcemizi koruyanziye gülmekten kirildigim bir haftasonu oldu. (:
haa bir de almanya'dan gelen hirtlar var ki, hic sormayin.. ((:
not1: fotograflar yine özlem'den..
not2: allah belami versin, keyifli kelimesini kullanmisim $u yazida. ama keyfim yerinde gibi hani, o $ekilde. öyle kullanmayi severim bu lafi. öyle! cok ba$arili rana, biravo. ölücem galiba.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder